Mahkeme, Kanal İstanbul’un rezerv yapı alanı kararının gerekli bilimsel ve teknik tahliller yapılmadan alındığını ve bu kararın kentsel dönüşüm emelinden uzaklaşarak İstanbul’un doğal alanlarını tehdit eden yeni yerleşim projelerine destek oluşturduğunu belirtti. Rezerv yapı alanı ilan edilen bölgelerin, İstanbul’un orman, tarım ve su havzaları üzere korunması gereken doğal alanlarını içerdiği tabir edildi. Kararda, bu ilanların ayrıntılı bir inceleme ve rapor hazırlanmadan yapıldığına dikkat çekildi.
ÇEVRE NİZAMI PLANI GEÇERSİZ KALDI
Rezerv alan kararına dayandırılarak yapılan 1/100.000 ölçekli etraf sistemi planı değişikliği de iptal edildi. Mahkeme, bu planın şehircilik prensiplerine ve kamu faydasına muhalif olduğunu vurguladı. Planlama sürecinde kurum görüşlerinin eksik olduğu, ayrıntılı altyapı raporlarının hazırlanmadığı ve mevcut etraf nizamı planının esaslı biçimde değiştirildiği belirtildi.
TÜM PLANLAR DAYANAKSIZ HALE GELDİ
Mahkeme, rezerv alan kararının iptaliyle birlikte, Kanal İstanbul’a ait öteki tüm planların hukuksal destekten mahrum hale geldiğini tabir etti. Karar, projenin tüm planlama ve uygulama süreçlerinin tekrar gözden geçirilmesini gerektiriyor.
NE MANAYA GELİYOR?
Mahkeme kararı, Kanal İstanbul Projesi’nin tüzel ve çevresel desteklerinin zayıfladığını gösteriyor. Karar, projenin çevresel tesirleri, altyapı problemleri ve doğal kaynaklara verebileceği ziyanlar nedeniyle kamu faydası unsuruna uygun olmadığını ortaya koyuyor.
DİĞER DAVALARIN SONUCUNU DA ETKİLEYEBİLİR
Kanal İstanbul Projesi’ne ait bu karar, projeyle ilgili öteki davaların sonucunu da etkileyebilir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı ve eksper raporunun lehe olduğu bir diğer davada da iptal kararının çıkması bekleniyor. Bu karar, Kanal İstanbul Projesi’nin geleceği üzerinde kritik bir tesir yaratabilir ve daha fazla yasal ve çevresel kontrolü gündeme getirebilir.